30 Temmuz 2011 Cumartesi

Ankara΄da futbolun, 1917-18΄den itibaren oynandığı kabul ediliyor. 20 bin nüfuslu şehrin önce Yahudi sakinleri, sonra başka şehirlerden gelen talebeler, Ankara Sultanisi bahçesinde kaidesiz, kara düzen top koşturmuşlar. Ardından, 1920΄de, ilk takımlar kurulmuş: Sultanî İdman Yurdu, Ankara İdman Yurdu, Anadolu Sanatkârangücü, Talimgâhgücü, Bahriyegücü. Bu takımların çoğu, İstiklâl Harbi dolayısıyla Ankara΄ya gelen askerî talimgâhlara, askerî sanat okulu talebe ve ustalarına dayanıyor. İstiklâl Harbinin kritik zamanlarında bile futbol oynanmaya devam edilmiş Ankara΄da. Nizamî bir lig kurulmazdan önce, cuma günleri Cebeci çayırında, halkın ilgiyle izlediği iddialı maçlar oynanırmış. Bir yandan cirit atılan, güreş tutulan bu mesire yerinde, bugün Cebeci Stadı ve Pazar yeri bulunuyor
Beden eğitimi hocası Ekrem beyin takıma almadığı çocuklardan biri, Ramiz Eren, şöyle anlatıyor: "Ben iki üç arkadaşla beraber birinci takımda oynardım. O zaman daha yaşım küçük ama, 1.80 boyundaydım. Ekrem bey, bizi takıma almadı. Biz de kızdık. Arkadaşlarımızdan Asım adında bir çocuk vardı. Bunun babası Muş mebusuydu.* Babasına anlatmış. Babası ΄sen çocukları çağır΄ demiş. Çağırdı, Asım΄ın evine gittik. ΄Ne diyorsunuz çocuklar?΄ dedi. ΄Amca΄, dedik, ΄bizim yerimize aldıkları o oyuncular iyi oyuncular değil. Biz de kızdık, ne yapalım diye düşünüyoruz.΄ ΄Çocuklar, ben size bir kulüp kuruvereyim mi?΄ dedi. ΄Yalnız΄, dedi, ΄kulübün bir forması lâzım. Tüzüğe yazacağız. Gidin bir forma alın΄. Eskiden bedediyenin üzerinde bir dükkâncı vardı. Oraya gittik. Orada siyah-kırmızılı bir forma bulduk. Hepimiz parayı verdik, birer forma aldık. Gittik eve. Dedi ki Asım΄ın babası, ΄tamam, madem ki gençsiniz, ΄Gençlerbirliği΄ yapıyorum.΄ Gitti bu, Gençlerbirliği kulübünü tescil ettirdi."4 Gençlerbirliği΄nin resmî kuruluş tarihi, 14 Mart 1923΄tür.
7 takımlı 1923/24 sezonunda ise artık Sultani yok, Gençlerbirliği vardır (bazı kaynaklara göre, "Gençler"5). Ancak okul yönetimiyle öğrenciler arasındaki gerginlik hâlâ tam giderilmiş değildir. Okul müdürü Münif Kemal bey öğrencilerin kendisine haber vermeden kulüp kurmasını gurur meselesi yapmıştır. "Asım΄ın babası" olan Muş mebusu, Münif Ak΄ı Kastamonu΄ya tayin ettirerek bu engeli aşmak ister.6 Ancak Kastamonu Sultanisine tayin olan Münif Kemal΄in yerine gelen Celâl bey de "talebelerin hariçte kurduğu" kulübü hoş karşılamaz. Okul öğrencilerinin dışarda futbol oynaması yasaklanır. Bu ihtilâf üzerine, takımın as oyuncularından Mennan bey, çareyi okulu terketmekte bulur, kaydını Ziraat Mektebine aldırır!7 Hatta Gençlerbirliği sahaya takım çıkatabilmek için okul dışından takviye alır. Ancak bu çabalara rağmen, oynadığı 6 maçta yenilmeyen (3 galibiyet, 3 beraberlik alan) Gençlerbirliği, kalan iki maçına takım çıkartamaz.
Eksik maçlarına rağmen, bu ilk sezonunu 4. sırada tamamlar. Bir süre sonra yapılan İdman Cemiyetleri İttifakı Ankara kongresinde, bu gerginlik çözülecektir. Kongreye Ankara Sultanisi adına katılan müdür Celâl bey, delegasyonda yer alan Gençlerbirliği temsilcilerini -yani kendi öğrencilerini- bu kongrede "resmen" kabul etmek durumunda kalır. Ardından, Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı΄nın genel kongresinde, Münif Kemal beyle Gençlerbirliği΄nin vuslatı gerçekleşir. Münif Kemal bu kongreye Kastamonu delegesi olarak katılmıştır. Gençlerbirliğili Sultani öğrencileri, bir çiçekle eski müdürlerini ziyaret ederek gönlünü alırlar ve kendisine kulübün başkanı olmasını teklif ederler. Münif Kemal, gözleri yaşararak kabul eder bu öneriyi. Münif Kemal΄in başkan olduğu, Gençlerbirliği΄nin ilk "gerçek" yönetim kurulunda, şu isimler yer alır: Avni (memur), Cemal (memur) , Hamdi (Lisede Türkçe öğretmeni) beyler, Mennan İz (lise son sınıf öğrencisi), Kemal Sıtkı Tarlan (belediyede memur).
Münif Kemal beyin 9 yıl sürecek olan başkanlığıyla birlikte, Gençlerbirliği΄nde hem gerginlik sona erdi, hem de yükseliş başladı. Kastamonu΄dan Ankara΄ya Maarif Başmüfettişi olarak dönen Münif Kemal, Maarif Vekili Mustafa Necati΄nin kulübü himayesini ve Maarif camiasının birçok üyesinin kulübe üye olmasını sağlayarak, Gençlerbirliği΄nin "okullu takımı" hüviyetini pekiştirdi. Öğretmen okullarından mezun olan yetenekli sporcuların ve futbolcu öğretmenlerin Ankara΄ya tayinini sağlayarak kulübe kazandırması, Münif Kemal Ak΄ın en önemli hizmetiydi. Örneğin izleyen yıllarda Gençlerbirliği΄nin golcüsü olarak sivrilen (sol ayaklı) Fikret (Saltcan), İzmir΄de öğretmenken Münif Kemal bey tarafından keşfedilerek Ankara΄ya ve Gençlerbirliği΄ne aldırılmıştı. ("İzmirli Fikret" olarak anılan Fikret Saltcan, Ankara Hukuk Fakültesini bitirerek avukat olmuştur.) Münif Kemal Ak΄ta, kulüp başkanlığıyla öğretmen kişiliği içiçe geçmişti; oyuncuların tahsil hayatlarını yakından gözetirdi. Ramiz Eren anlatıyor: "926 veya 927 senesinde, Gençlerbirliği΄nden beni millî takıma çağırdılar. Yalnız beni çağırdılar. Münif Kemal Bey vermedi. Dedi ki, Adil ile Fikret΄i de alırsanız, veririm Ramiz΄i, dedi. Sonra beni de çağırıp dedi ki: ΄Oğlum, seni çağırdılar ama sen 10. sınıftasın.Gidersen sınıfta kalacaksın. Doğru değil bu. Bir saat oyun oynayacaksın, bir sene sınıfta kalacaksın. Vazgeç΄ dedi. ΄Peki müdür bey nasıl istersen΄ dedik. Benim yerime Beşiktaşlı Baba Hüsnü΄yü aldılar millî takıma." İzleyen yıllarda da Münif Kemal geleneği sürecek, çoğu üniversiteli olan futbolcuların tahsil hayatını daima gözetmek, Gençlerbirliği idarecilerinin karakteristik bir vasfı olacaktır...
http://organikersag.blogspot.com.tr/

İzleyiciler